Kendimi Tanıyorum
Bilinmeyen Türk Tarihi

TÜRK KİMDİR ?

 

Tarih Boyunca Türkler

Türk, eski çağlardan bu yana belli bir kavmin veya kavimler birliğinin adıdır. Gururla söylemek gerekir ki Türk milletinin tarihi en az insanlık tarihi kadar eskidir.

Bu gerçeklerin bilincinde olan sözüm ona batı medeniyetleri Türklerden ne derece etkilendiklerini gizleme çabasına girerek öz kültürümüzü, tarihimizi saptırma ve gizleme yolunu gitmiştir.

Bu bağlamda batı medeniyeti biz Türklerin tarihini -220 den başlatarak kaleme almış. İslamiyet öncesi var olmuş Ön Türk Uygarlığını, kültürünü ve tarihini görmemezlikten gelmiş, Türklerin uygarlıktan nasibini alamamış topluluklar gibi göstermiştir.

Sözde medeniyetin sahibi olduklarını iddia eden batının hakkımızdaki görüşleri ve tarihimizi kaleme almalarına kısaca baktığımızda, Türkleri birer Göçebe sürüsü olarak göstermeye çalıştıkları, son anavatan topraklarımız olan Anadolu’ya sözüm ona 1071 de geldiğimizi, İstanbul’u 1453 de fetih ettiğimizi vs. yazarlar. Ancak bunların tamamı yanlış ve yanlıdır. Sürekli yanlı ve yanlış bilgilendirmelerle insanların kafalarına sanki Türkler bunlardan ibaretmiş gibi yerleştirilmeye çalışılmış ve refleks haline getirilmiştir.
Belli başlı yanlı, ana saptamalarına, su götürmez belgelere dayanarak bilimsel gerçekleri açıklamak gerekmektedir.

 

1- Türkler ”Göçebe” değil “Göçmen” idiler.

Göçebeler bir yerden bir yere göç eden, toprağa uzun süre bağlı kalmayanlardır. Oysa göçmenler, yeni bir yurt, yeni bir vatan aramak için topraklarından ayrılıp göç eden ve yeni bir göç veya vatan edinme zamanı gelince göç edenlerdir. Türkler bunun tarihsel örneklerini her zaman vermişlerdir, iddia edildiği gibi sürekli ve uzun dönem göçmen hayatı yaşamamışlardır. Bu nokta da Yaylak ve Kışlak olgusunu ayrı tutmak gerekir.

Türkler, “yerleşik uygarlıktan” gelirler, İzginti Uquzun, Qazan; Ant Uruğ, Kuybişef;
Ür-Apa, Orinburg; Oq-omığ, Buhara; Ata-oğ, Turfan; Ëb-Ïs bolıq; Miran; Qapığ-Qağan, Samarkent, vb.. ilk kentleri kurarak göstermişlerdir. Ön atalarımızın genel anlamda göç sebepleri arasında buzul dönemi sonrasında buzların erimesiyle oluşan tufanlardan sonrasında oluşan kuraklıklardan kaçarak kendilerine yeni yurtlar aramak için göç etmişlerdir. Bilindiği gibi göçebeler sürekli yer değiştirdiklerinden geriye pek eser miras bırakmalarını beklenmemelidir. Oysa ki Türkler ileri derecede bilgi sahibi, yazı (M.Ö. 14 bin tarihli Oral dağlarındaki Şölgen taş mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar tarafından bulunan yazıtlar)  sahibi olarak gittikleri ve yerleştikleri yeni yurtlarında her daim “ Dip Kültür” oluşturmuşlar.
Kırgızistan Saymalıtaş vadisinde bulunan eserlerde; Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla çift sürdükleri, Geyik-At-Köpek gibi hayvanları evcilleştirdikleri kanıtlanmıştır.

 

2- 1071 Doğu Anadolu’ya Türkün ilk değil son göçünün tarihidir.

Prof. Afif Erzen ve ekibinin Türklerin yani atalarımızın Anadolu’ya göç tarihini M.Ö.13 binler olarak vermişlerdir. (Prof. A.Erzen, Urartular ve Doğu Anadolu 1983 TTK Ank.)
Bu tarih, mağara duvarları ve kaya üstü yazıtlarıyla da doğrulanmıştır (K.Mirşan, Alfabetik Yazı Başlangıcı, MBB:1994)

Bunun anlamı biz Anadolu’ya sonradan göç etmiş değiliz aksine yaklaşık 15 bin yıldır Anadolu’ya sahibiz. Bu tarihten sonra Anadolu’ya gelenler asla sahiplik iddialarında bulunamazlar.

Bu gerçeklere;
– Van bölgesi esas alınarak, mağara ve kaya resimlerin M.Ö.13-6 bin tarihleri arasında
olmaları,
– Bu resimlerin eşleri ya da benzerlerinin Orta Asya’dan itibaren mevcut olmaları,
– K.Mirşan’ın okuduğu 40 kadar yazıtları,
– Servet Somuncuoğlu’nun, Çin’den İzmir’e kadar çekilen bir hattın kuzey ve güneyindeki,
milyona erişen sayıda ki resim ve kaya yazıtlarından,
– Ankara yöresinde bulunan 5.000 Kaya resminden, ulaşılmış ve kanıtlanmıştır.

 

3- 1453 Tarihi

Bu tarih Anadolu’nun fethi değil “istirdadı” yani ”geri alınışı” dır. Moğolistan’da Mogoitsu ırmağı, ŞİNE-USU yöresinde Finliler tarafından 1909’da bulunmuş ve G.J.Ramstedt tarafından 1918’ de yayınlanmış olan ŞİNE-USU Bitig taşının 15.nci bölümünde Ön-Atalarımızın İstanbul’da ilk Ön-Türk devleti olan OY-URUM ATIN devletini kurmuş olduklarını okumaktayız.(K.Mirşan, Anadolu Proto-Türkleri MBB. 1985 Ank.)

Milattan sonra, siyasal gücünü kaybetmiş, 395’lerde Bizans olma yolu tutmuş, Hıristiyanlığın etkisiyle zayıflamıştır. Fakat Hıristiyan ayinleri yaklaşık 800’lere kadar Ön Türkçe yapılmıştır. İstanbul, Trabzon Ayasofya, İstanbul Kariye Caminin Ön-Türkçe okunan yazıtları bu gerçeği açığa çıkarırlar.(K.Mirşan, Proto Türkçe Yazıtlar 1970,MBB, Ank.)

Tüm bu bilimsel belgelere dayanan gerçeklerle Türklerin kim olduklarına ve neler yaptıklarına bakmaya devam edelim.

  • Türk, tarihi başlatan kültürün sahibidir.
  • Türk, Evrensel Uygarlıkların kökenini oluşturandır.
  • Türk, evrende İlk’leri vermiş kişidir.
  • Türk Uygarlığı, ÖGÜL-UQUS denen (kafataslarının ölçüsü değil içinin değeri olan) ileri seviyede düşünce sahibi Ön-Türk kişilerinin tarihi başlattıkları ilk uygarlıktır.

ÖN-ATALARIMIZ, ÖN-TÜRK KİŞİLERİ,

  • Orta Asya’da tarih öncesi, Orta Asya kişisinin (henüz Ön-Türk değil) kayalara yaptıkları yüz binlerce resimlerden esinlenerek DÜŞÜNCEYİ TAŞA VURMAYI akıl edip YAZIYI icat etmişler.
  • Evrende ilk kez OKULLAR açmışlar.
  • İB-İS BOLIQ’ları, tarihte ilk ÜNİVERSİTELERİ kurmuşlar.
  • Dilleri, imek/olmak fiiliyle, kökeni şimdiye kadar bulunamamış ve kuramsal seviyede kalmış olan HİNT-AVRUPA DİLLERİNİN BELKEMİĞİNİ oluşturarak onun terk edilmesi(1) gereğini ortaya yazılı belgelerle çıkarmış ve de İLK DİL olma şerefine sahip olmuş.
  • ISIZ OYIBIZ QUL’lar, rahipler, BUĞUN TUR’lar da, rahipler meclislerinde, TANRI’dan geliş, O’na dönüş konuları ve Varlık-yokluk tartışmaları ile FELSEFE’nin çekirdeğini oluşturmuşlar.
  • ASTRO-FİZİĞİN yolunu açmışlar ve her şeyin üstünde TEK TANRI kavramını KURAMSALLAŞTIRMIŞLAR.
  • GÖK KÜLTÜ–ATEŞ KÜLTÜ onlara ÖLÜMDEN SONRA VÜCUDUN ATEŞE VERİLMESİ (Incinération) ÖLÜMDEN SONRA YAŞAM (Réincarnation)kavram ve uygulamasını vermiş.
  • Kişiler arasında RENK-CİNS ayırımını düşünmemişler, bu yolla SEÇİM – DEMOKRASİ kavramlarına sahip olmuşlar.
  • Ateş Kültü gereği, TİYATRO ve MÜZİĞE ilk adımlarını atmışlar, KAYALARA, MAĞARALARA yaptıkları resimler ve yontu sanatının ilk örneklerini olan DİKİLİ TAŞLARLA evrensel sanat tarihine en büyük adımları atmışlar.
  • Tarihte İLK kez ORDU teşkilatını kurmuşlar, komutanlar arasından İLK TARİHÇİLERİ vermişler.
  • YERLEŞİK UYGARLIK sahibi olarak, İlk KENTLERİ kurmuşlar, ilk coğrafi adları kullanmışlar.
  • İleri seviyede düşünce sahibi olmanın verdiği imkanlarla daha, aşiret döneminde DEVLET OTORİTESİ seviyesine erişmişler(2).
  • Tarihteki İLK SİYASAL KURULUŞLARI gerçekleştirmişlerdir.
  • Buzul dönemi, Su baskınları ve en son Kuraklık nedenleri ile, Beş kıt’a ya yayılmışlar.
  • Yazı sahibi GÖÇMENLER ( göçebe değil ) olarak gittikleri yerlerin DİP KÜLTÜRÜNÜ teşkil etmişler onları yazılarının içerikleriyle IŞIKLANDIRMIŞLAR.
  • EVRENSEL UYGARLIKLARIN KÖKENİNİ OLUŞTURMUŞLARDIR.

İşte, zaman ve mekanda, BİLİNMEK İSTENMEYEN ya da BİLİNMEYEN TÜRK TARİHİ‘ni ve KÜLTÜRÜNÜ inkar etmesi beklenen, insanlık dışına itilmesi için uluslar arası çaba sarf edilen TÜRK budur.



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol